Mercedes-Benz İstanbul Moda Haftası’nda gözümüze çarpan Tuba Ergin SS17 defilesi oldukça ilginç tasarımlar barındırıyordu. Tuba Ergin’in “Post Apocalypse” adını taşıyan bu koleksiyon, ilk demi-couture koleksiyon olma özelliği taşıyor. Toplam 30 parçanın yer aldığı “Post Apocalypse” koleksiyonu, tasarım süreci ve Tuba Ergin’in tasarımcılık hayatı üzerine eğlenceli bir sohbet gerçekleştirdik.

Tasarım hayatına nasıl başladınız? Kendinizden biraz bahseder misiniz?

Dedem y&uuml;ksek terziydi, babam da hazır giyim ile uğraşırdı. Kendimi bildim bileli tasarımcı olmak istiyordum. Benim jenerasyonumda moda tasarımı ge&ccedil;erli bir meslek olarak g&ouml;r&uuml;lmediğinden &ouml;nce işletme veya ekonomi okutulur, sonra da hala istek varsa ek olarak moda tasarımı okutulurdu. Buna rağmen benim aklımda hi&ccedil;bir zaman başka bir alternatif olmadı. Bu branşa yoğun bir ilgim ve resim yeteneğim olduğunu g&ouml;ren ailemin y&ouml;nlendirmesiyle tasarımcı olma yolundaki ser&uuml;venim başladı.

15 yaşında lise ve &uuml;niversite eğitimim i&ccedil;in Chicago&rsquo;ya gittim. Lise d&ouml;neminde bile tatillerim farklı markaların tasarım b&ouml;l&uuml;mlerinde staj yaparak ge&ccedil;ti. Liseden sonra &lsquo;Art Institute of Chicago&rsquo;da moda tasarımı ve pazarlaması dersleri aldım. İngilizce dışında Fransızca ve İtalyanca da &ouml;ğrenerek ileride bu &uuml;lkelerde iş yapabilme yetilerine sahip oldum. Aynı zamanda başka bir k&uuml;lt&uuml;r&uuml;n i&ccedil;inde b&uuml;y&uuml;mek, farklı bir bakış a&ccedil;ısı da getirdi. Bir tasarımcı olarak kimliğimi oluşturmamda katkısı b&uuml;y&uuml;kt&uuml;r, yurt dışının. Okul sonrası T&uuml;rkiye&rsquo;ye geri d&ouml;n&uuml;ş yapmam gerekti ve part-time &ccedil;alışırken ayrıca La Salle Academy&rsquo;nin moda tasarımı pazarlama b&ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml; bitirdim.

Okul bittikten sonra bir hazır giyim firmasının tasarım departmanında &ccedil;alışmaya başladım. Sonrasında denim end&uuml;strisine girdim ve 5 sene boyunca Avrupa&rsquo;nın en &ouml;nemli zincir gruplarına tasarım yaptım. 2007&rsquo;da kendi tasarım ofisimi ve at&ouml;lyemi kurdum. T&uuml;rkiye&rsquo;nin &ouml;nde gelen markalarına ve yurtdışında İtalya, İspanya, Kanada, Fransa, Tunus ve &Ccedil;in&rsquo;de farklı firmalara tasarım yaptım. Halen bir&ccedil;ok firmaya tasarım ve marka danışmanlığı hizmeti veriyorum. 2010&rsquo;da kendi markam olan G.O.D.D (Garden of Denim Design) kurdum ve ana pazar Japonya olmak &uuml;zere 7 &uuml;lkede departman mağazaları ve butiklerde dağıtım ağımı oluşturdum. 2012&rsquo;de Tuba Ergin for Desa ile Desa mağazalarına kaps&uuml;l koleksiyon hazırladım. Yakın zamanda kaybettiğimiz Franca Sozzani tarafından T&uuml;rkiye&rsquo;nin en iyi tasarımcılarından biri se&ccedil;ildim. 2013&rsquo;de kendi adım olan &lsquo;Tuba Ergin&rsquo; ile yeni marka &ccedil;alışmama başladım. Yakın zamanda sekt&ouml;r&uuml;n &ouml;nde gelen en eski firmalarından biri ile işbirliğine girerek &lsquo;Tuba Ergin&rsquo; markasının hem fiyat aralığı olarak daha erişilebilir, hem de beden aralığı ve siluetler olarak her tip kadın v&uuml;cuduna hitap edecek yeni bir line olan &lsquo;Tustudio&rsquo; markasını oluşturduk. 2017-18 kış koleksiyonunun katalog &ccedil;ekimini yeni bitirdiğimiz bu marka ile ilgili yeni d&ouml;nemde lansman &ccedil;alışmalarımız da olacak.

TUBA ERGİN PORTRE.jpg

Tasarım diliniz oluşurken nelerden besleniyorsunuz? Tasarımlarınızda kemikleşmiş, sizin imzanız haline gelen bir &ouml;ğe var mıdır?

Koleksiyonlarımın ana ilham kaynağı doğadır. Doğa, her zaman beni şaşırtıp derinden etkiliyor. Teknoloji, tasarım, bilim ne kadar ilerlese de doğada her zaman daha m&uuml;kemmeli yer alıyor. Ve doğa t&uuml;kenmez bir kaynak. Koleksiyonlarım ilk bakışta modern, şehirli ve giyilebilir olduğu kadar i&ccedil;erikleri itibariyle de &ccedil;ok farklılar. Detaylara inilip incelenmesi gereken, malzemesi, tekniği ve yapılış y&ouml;ntemleri ile kendini ayrıştıran tasarımlar olmasına &ouml;zen g&ouml;steriyorum.

Ayrıca uzun zamandır uyguladığım, ancak gecen sene Sonbahar-Kış koleksiyon hikayem olan &lsquo;Future Imperfect&rsquo; koleksiyonunu hazırlarken yaptığım araştırmalar sırasında &ouml;ğrendiğim bir Japon felsefesi, tasarım konseptimi ve hatta hayata bakışımı &ccedil;ok g&uuml;zel &ouml;zetliyor. &lsquo;Wabi-sabi&rsquo; adi verilen bu felsefe, Japon inanışına g&ouml;re m&uuml;kemmel olmayanın m&uuml;kemmelliği ile doğmuş geleceğin tasarım anlayışını vurguluyor.

Bu felsefeyi tasarıma uyarlarken yapay malzemelerden ka&ccedil;ınırım. Doğal g&ouml;r&uuml;nt&uuml;n&uuml;n bozulmaması benim icin &ouml;nemlidir. Keten, koton, ipek ve vejetal deri gibi doğal elyaflar ve malzemeler sık&ccedil;a kullandıklarım arasındadır. Formlarda asimetrik ve d&uuml;zensiz g&ouml;r&uuml;nt&uuml;ler &ouml;nplandadır. Doku oyunlarıyla p&uuml;r&uuml;zl&uuml; ve değişken y&uuml;zeyler tasarıma g&uuml;zellik katar ve g&uuml;zellik, detaylara indik&ccedil;e daha &ccedil;ok fark edilir, gizlidir. Doğallık ve zahmetsiz sıklıkla beraber sıradışı ve iddialı bir g&ouml;r&uuml;nt&uuml; benim tasarımlarımda her zaman yaratmaya &ccedil;alıştığım etki ve imzam denilebilir.

657352236TUBA ERGİN FASHIONWEEK.jpg

Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul&rsquo;daki Post Apocalypse isimli koleksiyonunuz olduk&ccedil;a ilgin&ccedil;ti. Benim gibi Mad Max hayranı modaseverler olduk&ccedil;a heyecanlandı. Koleksiyonunuzla vermek istediğiniz bir mesaj var mıydı? Moda Haftası&rsquo;na hazırlanma s&uuml;reciniz nasıldı?

&ldquo;Post-Apocalypse&rdquo; adını verdiğim İlkbahar/Yaz 2017 ilk tamamı elbiseden oluşan demi-couture koleksiyonum oldu. Mad Max filmi hem g&ouml;rsel hem de kurgu olarak en &ccedil;ok beğendiğim filmler arasındadır. Kıyamet sonrası medeniyetin yok olduğu d&ouml;nemde ge&ccedil;en filmdeki &uuml;topyalar d&uuml;nyasındaki kadını tasvir etmeye &ccedil;alıştım. Neo-punk detayları elegan kumaş ve siluetlerle kombinlemek olduk&ccedil;a zorlayıcı oldu.

Metal halkalar, işlemeler, varak fır&ccedil;a teknikleri, doku oyunları ve zıt materyallerin birlikteliğini tasarımda sık&ccedil;a kullandığım &ouml;ğelerdir. Bunları ilk kez seremoniyal giyimde uyguladım. Asi ve ayni zamanda feminen sentez bir ruh yansıtmak i&ccedil;in ideal bir &ccedil;ıkış noktası oldu benim i&ccedil;in. &Ccedil;ok ince yakma ipek kadifeler, akışkan krepler, saten ve parlak y&uuml;zeyler, metalik kumaşlar varaklı deri kumaşlarla buluştu. Renk paleti olarak siyah, beyaz ve kremlerin yoğunlukta olarak, mercan turuncusu, k&ouml;ri sarısı, mor gibi canlı renkler ve pudra, lila, mint gibi pasteller kullandım. Metallerde g&uuml;m&uuml;ş ve altın renk paletini tamamladı.

&nbsp;

Post Apocalypse bir demi-couture koleksiyondu. Couture koleksiyonlardan farkını anlatır mısınız? 

Bir koleksiyonun geleneksel anlamda &ldquo;Couture&rdquo; tanımlamasına girmesi i&ccedil;in, tamamının el işinde yapılması gerekli. Tabii bu sanayii devrimi &ouml;ncesi &uuml;st kesimin sadece karşılayabildiği, kişinin &ouml;l&ccedil;&uuml;lerine &ouml;zel olarak yapılan &ouml;zel tasarımlara verilen isimdi. G&uuml;n&uuml;m&uuml;zde makinelerde de yapılsa &ccedil;ok y&uuml;ksek dikiş kalitesine artık ulaşılabiliyor. Ancak bu tanımlama demi-couture ya da t&uuml;rk&ccedil;esi yarı couture olarak modernize oldu demek yerinde olur. Kullanılan kumaş, teknik, &uuml;zerindeki işleme ya da farklı aplikasyonların sıra dışı ve el iş&ccedil;iliği ile yapılıyor olması, bir tasarımı bu segmente sokmaya yeterli kılıyor.

&nbsp;

Hi&ccedil; yapılmayanı yapmayı planladığınız bir proje var mıdır bizi bekleyen? Materyal farklılığı ya da tasarım diliyle ilgili maj&ouml;r bir d&uuml;ş&uuml;nceniz gibi&hellip;

S&uuml;rekli yenilik peşinde olmak, &ouml;ğrenmek, keşfetmek ve bunları harmanlayarak yeni sentezler oluşturmak, benim i&ccedil;in en heyecan verici kısmı mesleğimin. Her yeni koleksiyon, yeni bir araştırma konusu olup konsept, k&uuml;lt&uuml;r ve imge hakkında derinleşme fırsatı veriyor. Ge&ccedil;mişte lastik atıklarından mısır nişastasına, eski ordu &ccedil;antalarından telefon kablolarına kullanmadığı materyal kalmamış bir tasarım i&ccedil;in, bu bağlamda yeni projeler yeni koleksiyonlar ve yeni s&uuml;rprizler her zaman olacaktır.

&nbsp;

Gen&ccedil; tasarımcılara cesaret verici bir tavsiye istesem? 

Moda tasarımı &ccedil;ok uzun soluklu ve emek isteyen bir is. Sadece prestijli bir okuldan mezun olur olmaz hazır hale gelindiğini d&uuml;ş&uuml;nmemeliler. Mesleki tecr&uuml;be, &ouml;ğrenme isteği, merak, araştırmacılık ve istikrar gerektirir. Hedeflerini doğru belirleyip bunlara ulaşma konusunda stratejik hareket etmeleri de &ccedil;ok &ouml;nemli. Doğru hedef kitlesine, doğru urunu doğru zamanda ulaştırmak gerekli Bunları yetenekleri ile birleştirebildikleri takdirde başarı ka&ccedil;ınılmaz olacaktır.

&nbsp;

Tuba Ergin'den demi-couture koleksiyon

Tags

Tavsiye edilen içerikler

LIFESTYLE

Pedro Almodóvar’ın yeni filmi “The Room Next Door” hakkında bilmeniz gerekenler

MODA

Loro Piana 2024 İlkbahar-Yaz koleksiyonu

MODA

Hedi Slimane LVMH'nin yeni kreatif direktörü olabilir mi?

LIFESTYLE

#KalptenTasarımlar eğitime destek oluyor

HOMMES

İçine doğan cesaret: Mert Demir

WEDDING

Jacquemus’ün Le Mariage koleksiyonu hakkında bildiğimiz her şey

HOMMES

Remzi: "Tanıdık Yüzler" sergisi 4 Mayıs'a kadar devam ediyor

LIFESTYLE

Emily in Paris’in dördüncü sezonu hakkında bilmeniz gerekenler