Fashion Week İstanbul'un ikinci gününe yakın bakış...

Önümüzdeki ay gerçekleşecek Moda Haftası Maratonu’nun New york ayağında bazı tasarımcılar ve markalarını göremeyeceğiz.

6-13 Şubat’ta başlayacak New York Moda Haftası’ndan şok eden dedikodular geldi.

Balmain ve Olivier Rousteing için hareketli günler başlıyor.

Paris Moda Haftası’nın kapanış defilesi vurucu olmalıydı. Louis Vuitton da bunu gayet iyi başardı. 2019 İlkbahar-Yaz defilesi için markanın kreatif direktörü Nicolas Ghesquière, Louvre müzesini tercih etti. Mekanın yarı saydam duvarları, üçgen yapısı, havuz konumlandırması defile için ilk başta ilginç bir tercih gibi algılansa da, koleksiyonun fütüristik yapısı, tercihin ne kadar doğru olduğunu gösterdi. SpaceX şirketinin ilk reklam çalışmalarının yer aldığı broşürlerin baskı olarak da yer aldığı koleksiyon, kolonize etmeye çalıştığımız Mars’a ve geride bırakacağımız güzel dünyamıza dair ilginç bir gönderme niteliği taşıyordu. Markanın metalik materyal kullanımı fazla gibi algılansa da, bu sezon bütün markaların tercihinin bu yönde olduğu gerçeğinyle yüzleşmeliyiz. Son olarak ikonik LV harflerinin çizim ve renkli olarak sunulmuş olması, renkli bir karaktere bürünen Louis Vuitton ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

Paris Moda Haftası’nın yoğun temposunu son defileler ile sonlandırmaya hazırlanırken, Miu Miu 2019 İlkbahar-Yaz defilesi gerçekleşti. Markanın yıldız modeli, moda haftası maratonunun en meşgul kadınlarından olan Kaia Gerber oldu. Tasarlanan kıyafetlerden çok ilk gözümüze çarpan, her defilede olduğu gibi makyaj ve saç trendlerine de öncülük yapmalarıydı. Kaia Gerber’in bu yıl yükselen kakül modasını devam ettirdiğini görüyoruz. Tüm dünyada “Baby-Bang” olarak adlandırılan kısa kaküllü saç kesimi defilenin merkez noktasındaydı. Koleksiyondan genel olarak bahsetmek gerekirse, logosuz, gösterişsiz, 90’ların sofistike ve mütevazı havasını devam ettiriyor. Koleksiyon içerisinde gelecek sezon bolca göreceğimiz kurdele motifi ve de aksesuarına da hazır olun.

Valentino kreatif direktörü Pierpaolo Piccioli, 2019 İlkbahar-Yaz koleksiyonunu tanımlarken kullandığı birkaç kelime tüm defileyi özetler nitelikte; “bulunduğum yerden kaçışı düşündüm, özgürlük fikrini...”. Kaçış temasına yoğun bir şekilde vurgu yapan tasarımcı, önemli olanın gerçekliğe hayal katmak olduğunu ekliyor. Tasarımcının iç dünyasına yolculuk yaparken, Valentino’nun da köklerine bir ziyaret gerçekleştiriyoruz.

Paris Moda Haftası’nın en çok beklenen defilelerinden birini gerçekleştiren Hermès, yüksek kalite el işçiliği deri tasarımlarıyla bizleri mest etmeyi başardı. Markanın deri mini eteklerinin yanı sıra deri detayına sahip elbiseler favorilerimiz arasında. Turkuaz ve turuncu yağmurluk ise yeni sezondaki kilit parçalar olmaya aday.

Sonia Rykiel, Fransız moda tasarımcısı, 2016 yılında hayatını kaybetmesiyle, moda dünyası büyük üzüntü duydu ve birbiri ardına onun anısını yaşatmak için çaba sarf ettiler. Paris’te ise ilk defa ölümünden sonra bir moda tasarımcısının adı, sokak ismi olarak, Paris Moda Haftası kapsamında tercih edildi. Sonia Rykiel’ın 1968 yılında ilk mağazasını açtığı yere oldukça yakın bir sokağa... Bir sokak pazarına hatta. Sonia Rykiel’ın mutfak alışverişini yaptığı... Markanın şu andaki kreatif direktörü olan Julie de Libran, Sonia Rykiel’ın anısına adı verildiği sokağa taşıdığı 2019 İlkbahar-Yaz defilesi, oldukça duygusal anlar yaşattı. Alışveriş temalı defilenin ise göze çarpan parçaları arasında, dantel gecelikler, tekno trençkotlar vardı.

Paris Moda Haftası hızlı başladı. Dior ve Jacquemus’un gövde gösterisi sonrası bir İtalyan devi Alessandro Michele yönetimindeki Gucci’ye gelmişti sıra. Kendisinin sanatsal bakış açısı pek çok kişi tarafından eleştirilse dahi, tüm gözlerin Gucci’nin sanat eserlerine çevrildiği, su götürmez bir gerçek. Gucci, 2019 İlkbahar-Yaz defilesi ile 1970’lerin gece hayatına, ihtişamına yolculuk yapıyoruz. Paris’in o dönemlerinde meşhur gece klubü Le Palace’da gerçekleşen defilede, son yıllarda yükselen “kıyafetlerin cinsiyeti yoktur” anlayışı hakimdi. O ihtişamı da en güzel verecek, payetler, püsküller, tüyler gibi dikkat çekici unsurlar, defilenin anlamına anlam yükledi. Jane Birkin’in sahne alması da son noktaydı. İzleyiciler dakikalarca ayakta alkışladı.

Biraz tül, biraz dantel... Philosophy di Lorenzo 2019 İlkbahar-Yaz defilesi için bu anahtar kelimeler, koca defileyi özetliyor diyebiliriz. Bohem şık bir kadın figürünü en ince detaylarına kadar gördüğümüz defile, yer yer seksi yer yer ise kırsal kesim sakinliğindeydi. Düz çizgilerden ziyade bol kıvrımlı olan parçalar, karpuz kollarla, balon eteklerle hayat buldu. Romantik, bohem, yeni sezonda sıkça karşımıza geleceğe benziyor. Philosophy di Lorenzo ise bunun en güzel örneklerini bize sunuyor.

Paul Surridge’in Roberto Cavalli kreatif direktörlüğü koltuğuna oturmasıyla bir anda sesler yükselmişti. Kadın hatlarıyla çalışmak erkeklere nazaran daha zor ve daha ağır bir teknik istiyor. Yapabilir mi diye merakla bekliyorduk. Paul, verdiği röportaj ile bu eleştirileri kulak asmadığını ve tam tersi bunlar ile beslendiğini söylemiş ve bizce gerçekten başarmıştı. Vahşi ve de havalı tasarımlar ile kadınlara farklı bir yol çizen Roberto Cavalli defilesinde, egzotik baskıların farklı varyasyonlarını görmüş olduk. Ayrıca usta el işçiliğini konuşturan Paul Surridge, hem maskülen hatlara sahip olup hem de nasıl kadın silüetini korunur araştırmasını yaptığı defile, bir çok eleştirmenden tam not aldı.